Yeryüzünde masal kahramanı olmanın mümkün olduğu şehir: Prag



Okuduğum kitaplar/yazılar, gördüğüm fotoğraflar, gidenlerden duyduğum yorumlardan hareketle Prag'a dair hep bir merak vardı içimde. Hani bazen hislerin sana yardımcı olur ve bir şekilde emin olmanı sağlar ya... Öyle bir şey. Bu şehri gördüğümde seveceğimden emindim fakat kimse bana büyülü olduğundan bahsetmemişti!

Gizem Satıroğlu (@gizemstrgl)'in paylaştığı bir gönderi ()

Geçtiğimiz haziran ayında Wrocław'dan Prag'a iki kişilik otobüs biletimizi aldık ve totalde 4 - 4 buçuk saat süreceği belirtilen gece yolculuğumuz, beklediğimizden kısa sürdü. Sabahın o keskin ayazında Florenc Bus Station'a vardık. Biraz dinlenip, yüzümüze renk geldikten sonra, saat sabah 7 civarlarında sokaklarda bulduk kendimizi. Gözlerimizi açmakta zorlandığımız sabahın ilk ışıklarında Prag'la tanışma fırsatı yakaladık. Her yeni adım, yeni bir heyecan; birazdan ne göreceğiz de büyüleneceğiz merakıyla doluydu.

Sokaklarda kendimizi kaybederken rastladığımız, kartpostalların aslında gerçek olduğu bir manzara çıktı karşımıza. O anda gerçekten zaman dursun ve bu güzelliğe baktığın anın hazzı hiç bitmesin istiyorsun. Ama nerde! :)

Gizem Satıroğlu (@gizemstrgl)'in paylaştığı bir gönderi ()

İzledikçe ruhu dinginleştiren bu güzelliği bırakıp, yürümeye devam ettik. Sanki her adımda görmemiz, dikkat etmemiz gereken birçok şey varmışçasına, hiçbir anı, hiçbir detayı kaçırmak istemeden yürüdük... Şehri gerçek anlamıyla hissetmek için bunun önemli bir detay olduğunu düşünüyorum. Her adımda başka bir hissiyat, başka bir koku...

Gizem Satıroğlu (@gizemstrgl)'in paylaştığı bir gönderi ()

Yol bizi bir şekilde Prag Castle'a götürdü. Belki de biz oraya götürmesini istedik :) Sıcağın altında kaleye ulaşmak için ter dökerek çıktığımız bayırın sonunda inanılmaz bir manzara bizi bekliyordu. Tüm şehir ayaklarının altındayken gördüğün tüm güzellikleri sindirmeye çalışıyorsun.

Gizem Satıroğlu (@gizemstrgl)'in paylaştığı bir gönderi ()

Prag mimarisinin ne kadar etkileyici olduğuna dair konuşmaya gerek bile yok. Etrafınızda gördüğünüz hemen hemen her bina, size bu şehirde kendi masalınızın kahramını olduğunuzu hissettiriyor. Bir masalın içindesiniz, rolünüzü oynuyorsunuz ve ne şans ki Prag'tasınız!

Şehirde geçirdiğim dolu dolu iki gün boyunca, tek kelimeye doydum; aşk. Bu şehirde sevgilinin elinden tuttuğun sürece, saatlerce tek kelime etmesen bile çok şey anlatabilirsin birbirine; öyle bir atmosfer (Gelecek sefer için sana bir kez daha söz Güven Kaya).

Şehre ait en çok duyacağınız tatlardan biri: "Trdelnik". Bildiğiniz şekerli hamur. Ben dondurma ve çilekle yemeyi tercih ettim. Çok beklentiye girmeden sevilesi. 


Tatlımızı da yedikten sonra Kafka Museum'dan geçerek turumuza devam ettik. Öğrenci olarak gezmenin dezavantajlarından ötürü müzeye çok istememize rağmen giremedik. (Tam da bu noktada Instagram'ın bazen nasıl güzel şeylere vesile olduğunu hatırlatan bir şey yaşadım geçenlerde. İstanbul'a döndüğümde Kafka Müzesi'nin yakınındaki bir ginger shop'un fotoğrafını paylaşmıştım. Bunun üzerine Instagram üzerinden takipleştiğim bir kızdan mesaj aldım. Kafka Müzesi'nde çalıştığını ve eğer istersem beni ağırlayabileceğini söyledi. Burukluk ve mutluluğu aynı anda yaşadım bu mesajı görünce. Diğer yandan da sosyal medyanın dünyayı küçülttüğüne bir kez daha inandım) 

Gizem Satıroğlu (@gizemstrgl)'in paylaştığı bir gönderi ()

Sırada Prag'ın en merak ettiğimiz sembollerinden biri olan John Lennon Wall vardı. Özgürlüğün el değdiği, yeryüzüne katlanabilmemiz için hissetmemiz gereken aşkın, sevginin ve daha birçok kavramın önemini bir kez daha hatırlatan, resmen dile gelmiş bir duvar...

Gizem Satıroğlu (@gizemstrgl)'in paylaştığı bir gönderi ()

Ve Karl (Charles) Köprüsü...
Üzerinde 30 kadar aziz heykelinin bulunduğu bu köprü, şehrin en önemli sembollerinden biri niteliğinde. Köprüden geçerken sağınız, solunuz, önünüz, arkanız hep sanat kokuyor. Tavsiyelere göre, özellikle akşam bu köprünün havasını solumak gerekiyormuş fakat biz tüm şehri otobüsten indiğimiz andan itibaren yürüyerek keşfetmeye çalıştığımız için o saatlerin havasını soluyamadık. Bir dahakine artık diyip kendimi avutuyorum.


Gizem Satıroğlu (@gizemstrgl)'in paylaştığı bir gönderi ()

Sanatın binbir çeşidine rastlayabileceğiniz Prag sokaklarında mini bir tiyatro gösterisine de tanık olabilirsiniz, sokak sanatçılarının konserlerine kulak da verebilirsiniz. İkinci günümüzde otobüs istasyonuna giderken, sokağa kendi mini sahnelerini kurup konser veren ve betona oturup kendilerini dinleyen insanların zamanına tınılarıyla güzel renkler katan bir grup gördük (Bir hafta sonrasında Berlin'de tekrar karşılaşacağımızdan habersiz bir şekilde). O an müziğin gücüne tekrar inandım! *-*
    Gizem Satıroğlu (@gizemstrgl)'in paylaştığı bir gönderi (

  • Biz Cosmopole Hostel'i tercih ettik konaklama için. Old Town'a yakın, güzel terası olan, temiz bir hosteldi. Herhangi bir sorunla karşılaşmadık. ✌
  • Döviz hesabı yapmak gerçekten beyin yakıcı olabiliyor. Ayrıca, döviz büroları sizi kazıklamaya and içmiş gibi çalışıyorlar. Dikkatli olmakta fayda var.
  • Şehirde sadece bir kere tram kullandık, o da birkaç durak içindi. Sadece yürüdük. Dinlenme noktalarımız da yeşile doyduğumuz parklar oldu.

Bizim şehirde dolu dolu iki gün geçirme fırsatımız oldu ve tam anlamıyla tadı damağımızda kalır şekilde veda ettik kendisine.


Gizem Satıroğlu (@gizemstrgl)'in paylaştığı bir gönderi ()

Şehrin havasını soluduğum ilk andan son ana kadar aklımda olan tek bir şey vardı: "Kesinlikle tekrar buluşağız!"

Sevgi & mutlulukla...

Yorumlar

  1. Prag gerçekten mükemmel bir şehir.Gotik mimarisi ile göreni kendine aşık etmeyi başarabiliyor. Ayrıca Kafka hayranıysanız (benim gibi) Altın yolda gezmek insana büyük bir haz veriyor. Yazınız ve fotoğraflarınız sayesinde iki yıl önce yapmış olduğum yazı gözümde canlandı. Elinize sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Prag gerçekten büyüleyici bir şehir. Bir kere o havayı soluyunca tekrar tekrar ziyaret etmek istiyor insan. Güzel yorumlarınız için ayrıca çok teşekkür ederim!

      Sil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar